MHP'yi haklı çıkaran fikri gücü ve 15 Temmuz gerçeği

Anayasa Değişikliği meclisteki oylamadan geçerek referandumda milletin onayına sunulma noktasına geldi. Referandumda "Evet" ve "Hayır" diyecek partiler, bunu çok belirgin bir şekilde eylemleriyle, açıklamalarıyla ortaya koydu.

Anayasa Değişikliği meclisteki oylamadan geçerek referandumda milletin onayına sunulma noktasına geldi. Referandumda "Evet" ve "Hayır" diyecek partiler, bunu çok belirgin bir şekilde eylemleriyle, açıklamalarıyla ortaya koydu.

AKP-MHP Anayasa değişikliğinin güçlü "Evet" cephesini oluştururken, CHP-HDP ikilisi de "Hayır" cephesinin güçlü tarafı olmuştur.

Şu an bu partiler içinde en agresif, en kavgacı, en çıldırmış görüneni de CHP'dir.

"ABD tipi başkanlığı getirin destekleriz"

"Anayasa'nın 2. Ve 3. Maddelerini değiştireceğiz"

"Özerkliği getireceğiz" diyen CHP, bu Anayasa değişikliğinde bu hedefleri görememiş olacak ki, tahrik ve tacizlerine son surat devam etmektedir.

CHP'ye eklemlenmiş HDP'nin sözcüsü Ayhan Bilgen'de "Hayır" kampanyası hedeflerini "Kampanyamız Erdoğan ve Bahçeli ittifakına karşı bir cevap niteliği taşıyacak" şeklinde belirlenmiş…

"Evet", "Hayır" duruşu üzerinden Türk milletini kamplaştırmaya, bölmeye çalışmak elbette uygun değil. Nihayetinde ortaya konulan Anayasa değişikliğinin bazı maddeleriyle ilgili kararı Türk milleti tartacak, düşünecek ona göre verecek.

Biz bunu iyi niyetle desek de, gerginliğin şu an odak noktası olan CHP çoktan kutuplaşmayı oluşturmuştur.

Anayasa değişikliği konusunda AKP ile olan birlikteliğini yerden yere vurmak adına MHP'yi de hedef seçmiştir.

CHP, AKP-MHP birlikteliğini "TEHLİKELİ ittifak" olarak sunarken, kendi "Hayır" cephesindeki birlikteliklerini "Kutsal ittifak" olarak sunma gayreti vermektedirler.

Oysa AKP'nin, CHP'nin, HDP'nin geçmişte yahut mevcutta istedikleri Başkanlık sistemi ile MHP'nin müdahalesiyle ortaya çıkan Cumhurbaşkanlığı sistemi birbirinden çok farklıdır.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra daha makul çizgiye gelen AKP, geçmişte CHP ve HDP ile Anayasa komisyonunda birçok konuda düşünce birlikteliği sergilerken şimdi onlardan ayrılmış gözükmektedir.

15 Temmuz sonrası da Türkiye'de yeni siyasi konumlanmalar, yeni birliktelikler oluşmuştur.

7 Haziran seçimleri öncesi dayanışma adına birbirine bağlanan CHP-HDP, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası tamamen kaderlerini birbirlerine teslim etmiştir.

Şimdi bu manzara üzerinden bakınca ve MHP'ye yapılan saldırıları etraflıca düşününce mecbur karşı taraf birlikteliği için "kıpırdamayın çekiyorum" pozunu almak zorunda kalıyorsunuz.

MHP'ye "sen Anayasa değişikliği konusunda AKP ile beraber oldun" saldırısı aynı zamanda "Biz de şu gerekçelerle "CHP, HDP, FETÖ, Perinçek, MHP'de değişim isteyenler olarak beraberiz" deme mecburiyetini doğurmaktadır.

Bugüne kadar Türkiye'de hangi gelişme olursa olsun, "Evet" dediğinde de, "Hayır" dediğinde de hep haklı çıkmış bir Devlet Bahçeli portresine karşı, bu birliktelik çok hafif kalmaktadır.

"MHP, CHP'nin ve HDP'nin ne projesini engelledi ki, bu derece saldırganlaştılar" diye de herkesin birbirine sorması gerekmektedir.

MHP kaygısı, sıkıntısı olan konuların önüne geçmiştir. Dün beraber(AKP, CHP, HDP) Anayasa'nın ilk dört maddesini değiştirmekten bahsedenler, üniter yapıyı tartışmaya açmaktan bahsedenler, bugün MHP'nin engeline takılmıştır. Dün "Sivas'ın ötesi" diye tanım yaptıkları yerde yol kontrolünü terör örgütü PKK yaparken, bugün rahatlıkla Bozkurt yapabilen asker ve polis temizlik operasyonu yapmaktadır.

Dün AKP'ye bile yön veren HDP'liler bugün cezaevinde hesap vermektedir ve HDP'nin sözcüsü HDP'nin bölücülüğüne karşı yapılan mücadeleyi "Bize operasyonları Devlet Bahçeli yönetmektedir." demektedir.

Terörle mücadele de Güneydoğu'da birçok il-ilçede taş üstünde taş kalmayacak şekilde dümdüz edilmişken, MHP'nin varlığını görmeden, HDP, CHP, FETÖ söylemleriyle MHP'ye saldırmak boş bir gayrettir.

15 Temmuz sonrası Türkiye şartlarını iyi analiz edenler, bugün yaşananları daha iyi anlayacaktır.

CHP'nin yavrusu gibi HDP'yi korumasını, Kemal Kılıçdaroğlu'nun mitingte PKK'lı ve FETÖ'cü tutuklu isimleri okuyup, sahip çıkmasını, MHP'deki sözde muhaliflerin CHP'nin kanalı Halk Tv'ye çıkıp Kemal Kılıçdaroğlu'nu övüp, MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye saldırmasını, tüm eski komünist, devrimci artıklarının MHP'ye saldırmaya geçmesini beraber değerlendirdiğinizde aslında her şey net gözükecektir.

15 Temmuz öncesi bir Türkiye, 15 Temmuz sonrası farklı bir Türkiye…

Yaşananları ve birliktelikleri bu pencereden değerlendirince MHP neleri önlemiş, neleri gerçekleştirmiş hepsi anlaşılacaktır.

Yasin ŞAHİN

MHP Sungurlu İlçe Başkanı