Puştluklar, çelişkiler, ithamlar, hakaretler ve münasebetsiz saldırılar ve hatta işgal girişimi…
Suriye-Irak-Libya, Doğu Akdeniz ve Ermenistan ve haliyle PKK!
Dün hamileri, efendileri İngiltere idi. Bugün ehl-i salib Fransa…
Llord George ile Lord Curzon’un hortlamış hali Macron…
Kuklalar bu kez Miçotakis ve Paşinyan!
Tarih tekerrür ediyor….
Milli şair Mehmet Akif Ersoy haklı değil mi?
“Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
Malum coğrafyada “DERS” alınmıyor, coğrafya aynı coğrafya…
İbn-i Haldun’un “Coğrafya kaderdir” sözü durduk yere söylenmemiş. Cuk oturuyor! Haini-işbirlikçisi, yardakçısı, yatakçısı istif istif…
Hedef Ankara; dün Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’sına dönüktü, namlular, mitralyözler, bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankara’sına…
Dün mazlumların, ezilenlerin, horlananların, yok sayılanların Müslümanların umuduydu, direnişiydi, isyanıydı Ankara.
Bugün de öyle…
Onun için ne yapıp da Ankara’yı yok etmeli?
Ve Ankara dün savaştı, bugün de savaşıyor. Çünkü şiar; “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır!”
Ve o şiar ki yoklukta, yoksullukta kırdı geçirdi kafiri…
Nazım Hikmet, kılıksızlığı, yokluğu anlatmıştı o günler için:
Ve on beşik şarapnelin çeliğinde
İnce boyunlu çocuklar uyuyordu
Ve ayın altında kağnılar
Yürüyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru”.
Bugünse Türk’ün Müslüman’ın İHA’sı SİHA’sı, gemisi, tankı, topu ve bir de Allah’ı var…
Toprak altındakilerle, toprak üstünde savaşan Türkler hep birlikte Allah’tan yardım niyaz ediyorlar…
İster kafir içte olsun ister dışta, ister uzakta olsun ister yakında.
Rüşen Eşref Ünaydın Sakarya Meydan muharebesinin yaşandığı vakitlerde Mehmetçiğin yüreğini şöyle anlatıyor:
“Bir akşam istasyon meydanında, cepheye gitmekte olan iki asker, bir kuyudan mataralarını dolduruyorlardı. Karşılarında, içi yaralılarla dolu bir vagon vardı.Türk askerleri bunlara bakıp duruyorlardı, Kulaklarına, derinden top sesleri geliyordu. Biri, ötekine şöyle dedi:
“Ülen, ne kadar da yaklaşmış bu kafir Yunan!”
Akşamın alaca karanlığında yüzü biraz daha uzamış gibi duran arkadaşının cevabı şöyle olmuştu:
“Mühim değil. Zararı yok, ilensin, gelsin. Bir an önce dikiliriz karşısına!”
Varsın kafir ilensin, gelsin…
Tayfun KARAKUŞ
. Bir Memleket Sever
YORUMLAR