Temeli vicdanlara atılmış yüksek bir değer olan adalet, herkesin ve her şeyin yerli yerinde, olması gereken yerde bulunması anlamına gelir. Buna göre, adil olmak her şeyi yerli yerine koymaktır. “Ayakkabıyı ayağa, külahı da başa yerleştirmektir.” Adalet, kişilerin sahip oldukları hakların belirlenmesine ve belirlenen hakların sahiplerine teslim edilmesine yarayan bir ölçüttür. Kendisiyle rota ayarlanan bir deniz feneri gibi doğru ve düzenli yaşamanın temel ilkesidir. Tek başına yaşamakla adalet olmaz. Adalet her yerde her zaman akıl ve vicdanın ortak değeri ile olmalıdır.
Kendi şahsi hırsı, yetkisi, tarafgirlik davranması ile değil de Hakkın rızasını gözeterek olmalıdır. Ölçü ve dengenin hayatı kuşatması en küçüğünden en büyüğüne bütün hakların sahipleriyle kavuşması demek olan adalet, düşmanımıza dahi olan borcumuzdur. Ayrıca adalet Zulm ile Abad olanın, ahiri berbad olur. Mazlumun ahı yerde kalmaz.” “ Alma mazlumun ahını çıkar aheste, aheste.”” Kötü iş her kişinin, İyi iş er kişinin harcıdır.” Buna benzer bir sürü atasözümüz mevcuttur.” Ağlatan gülmez yada Mazlumun ahı, indirir şahı.” Sözleri Atalarımız boşa dememişlerdir.
Hiçbir zaman ne oldum deme, yarın ne olacağın belli olmaz. Makamına mevkine asla asla güvenme. Makamlar mevkiler hiç kimseye kalmaz. O makamları iyiye kullananları Tarih altın harflerle yazmıştır. On yanlıştan bir doğru çıkmaz.
Kendisi ile barışık olan, karşısındaki ile barışık olur. Adil bir insan herkesin hakkını gözetir. Elimde yetki var diye astığım astık, kestiğim kestik diyenler bu diyardan giderken sadece iki metre bez ile gitmişlerdir. Tabi ki oda nasip oldu ise. Adil bir insan haklıyı güç bilir, Bütün gücüne rağmen Haksızlığa karşı durur. İşleri ehline verir. İnsanlar arasında adalete gözetir. Adil insan dengeli, dürüst, ölçülü, insaflı, ilkeli ve güvenilir olur.
Adaletten sapmış bir insan ise zulümkâr, hile, desise, yalan, riyakâr olarak hayatını sürdürür. Öfke veya düşmanlık duyduğu birinin karşısında güçlü konuma geçecek olsa adaletsizliğe sapmamak için daha dikkatli olur.
Adalet konusunda titizlik göstermek, gerek ferdin, gerekse toplumun huzuru için zorunludur. Gerçek hak, hak edene verilmezse, o toplumda dirlikten birlikten söz edilmez.
Yüce rabbimiz şöyle buyurur.
“ Allah, size emanetleri mutlaka ehline vermenizi, İnsanlar arasında hükmettiğiniz zaman, adaletle hükmetmenizi emrediyor.
Şüphesiz Allah hakkıyla işiten ve görendir.
YORUMLAR