Şöyle bir haber izleyeyim dedim. Kanalları bir bir dolaşmaya başladım. Salı günü idi. Bir ara Halk TV açtım. Bir partinin grup toplantısını sunmakta idi. Bir zamanlar Bakanlık yapmış bir bayanın konuşmalarını dinledim. Güzel cümleleri yalanlarla süsleyip yüzü kızarmadan konuşuyordu. Konuştukça sanki bu bayan uzaydan gelmiş burada hiç yaşamamıştı. 1970’leri 1980’leri görmemişti. Programına bir üniversite öğrencisini çıkarmıştı. Bu gencin konuşmaları gayet normaldi. Onunda bir düzmece olduğu meydana çıktı. Normal olmayan bu Bakanın zamanında sönen ocakları, liselerdeki, üniversitelerdeki, gençlerin olayları sanki bilmiyordu.
O yılarda sabah evinden çıkan birinin akşam sağ salim dönebilmesi için arkasından edilen duaları unutmuş gibiydi. İşsizlikten mi bahsedelim, can güvenliğinden mi bahsedelim yoksa mazot kuyruklarından mı? O yıllarda yaşayan biri olarak bu bayana acıyarak baktım. Belki yirmi yaş altındaki birini inandırabilirsin ama benim babam, anam, bacım cahil geldiler cahil gittiler. Benim köyüme 1968’de okul yapıldı.
Suyumuz 2000 yılından sonra getirildi. Daha önce 5 kilometrelik yerden eşekle su getiriyorduk. Tüp, sanayağ, sigara, şeker, mazot, benzin, ilaç kuyrukları hangi yıllarda yaşanmıştı? Köy yolumuz yoktu. Elektriğimiz 1983’de geldi. Kim getirdi, o zaman dinci yobaz dediğimiz Sayın Özal getirdi. Bu milletin çoğu o zamanda Özal’ı anlayamadı. Ne zaman ülkenin başına inançlı, maneviyatlı, namazlı bir insan geçse Avrupa’daki Türk düşmanlarını bırakın içimizdeki soysuzlar hemen darbe çığırtkanlıkları ile ortalığı karıştırmışlardır.
Ülkede demokrasinin olmadığından, laiklik elden gidiyor, şeriat geliyor zırvaları yaymaya başlamışlardır. Bu millet sizin demokrasinizi 1960’tan öncesini, 1960’tan sonrasını da iyi biliyor. Camileri nasıl kapattığınızı, inançlı insanları nasıl astığınızı, kendilerinizin nasıl lüks yaşadığını unutmadılar. 80 yılda yapılmayan yollar, barajlar, köprüler, tüneller, sağlıkta, savunmada reform düzeyindeki yeniliklerle son 20 yılda ülke çağ atlamıştır. Zamanında hastaların rehin alındığı, yaşlılarına bakamayan aileleri, geçmişteki o ilaç kuyrukları halen unutulmamıştır.
Hafızama ters gelen ise bu bayan kahkahanın, Karamollaoğlu’nun nasıl bir ülke sevgisi ve nasıl bir inanca sahip olmasıdır. Acaba huzuru mahşerde bu vebalden nasıl kurtulurlar. İmanlı şehitlere nasıl hesap verebilirler. Kimin kayığında yer alıyorlar.
Ağzı olan konuşuyor. Konuş ama biraz insaflı davran. Çeşitli yalanlarla, iftiralarla bir yere gelemezsiniz. Bu ülkeyi Avrupa’ya şikâyet etmekle, Ankara’ya yürümekle, gezi olayları tertiplemekle ya da akıllara ziyan bir yerleri özerklik ilan etmekle bir netice alamazsınız. Aynı senaryolar rahmetli Abdülhamit zamanında da sergilendi. Bizim bizden başka dostumuz yoktur. Irak şimdi Saddam’ını arıyor. Libya Kaddafi’sini özlüyor. Orta Doğuyu kan gölüne çevirenlerden medet ummayınız.
Demokrasi getireceğiz dedikleri ülkelerin durumlarına bir bakınız. Ne bayrakları, ne toprakları nede namusları kaldı. Yurtlarından yuvalarından oldular. Belalarını buldular. Namusları tonilerin, conilerin, hansların kucaklarında kaldı. Bu devletin bir ferdi olarak yeni bir para birimi, yeni bir bayrak sevdasında olan ya da Türkiye’nin en lüks yerinde yaşayıp bu ülkeyi karıştırmak isteyen, bölmek isteyenlerin akıllarını başlarına almalarını tavsiye ederiz. 15 Temmuzları, 80 Darbelerini E Muhtıra yapanları, 28 Şubat kahramanlarını, 60 İhtilallerini gerçekleştirenleri, Balans ayarı vermeye kalkanları tarih affetmedi.
Artık eski Türkiye yok. İnsanlar bilinçlendi. Öyle yatlarda, katlarda, villalarda, en lüks araçlarda hava atanıda, sırt üstü yatanıda, bu ülkeyi satanıda iyi tanıyoruz. Ahlaklı, dürüst, çalışkan, ülkesi için geriye bakmadan seve seve kanını veren imanlı, şuurlu bir nesil vardır. Bunu kafanıza belleğinize yer edinin beyler.
Ben öyle düşünüyorum. Öyle olmasını istiyorum. Öyle görüyorum. Belki buna itiraz edenler olabilir. Ama bunun örneğini bu asil Millet 15 Temmuzda göstermiştir. Gözünü kırpmadan tankların önüne kendini atmıştır. Bu duyguyu ona veren yaşatan sağlam bir iman, inanç ve ülke sevgisidir. Lütfen bu inançlı, imanlı, ülkesini seven insanların duygu ve düşüncelerini test etmeye kalkmayın.
Ülkede demokrasi, adalet, işsizlik nutukları atan maşalar ve geriden kumandalı piyonlar sizin demokrasi beşiği saydığınız Avrupa’nızı da, Amerika’nızı da iyi biliyoruz, iyi görüyoruz. Şimdiye kadar medeni olarak gördüğünüz bu devletler nasıl yaşamışlardır. Asya’da, Afrika’da kaç devleti sömürüp kanlarını emmişlerdir. Halende emmeye davam etmektedirler. Onlar ki Dünya’nın en aşağılık yaratıklarıdır.
Onun için iri olalım. Diri olalım.
Hep beraber güçlü Türkiye olalım.
Biz Bize Yeteriz.
Beden ölür, çürür, cana bakın siz.
Kim kiminle yürür, ona bakın siz.
Bırakın dönsün dönme dolaplar.
Haktan, Hakikatten yana bakın siz.
YORUMLAR