Bugünlerde biraz karamsarlık içinde kaldım. Acaba karınca kararınca bir şeyleri kaleme alayım mı almayayım mı dedim. Acaba neme lazım deyip geçiştirerek, ‘ben duymadım, görmedim, bilmiyorum’ demek mi lazım?
‘Geçekler karşısında susan dilsiz şeytandır’ Hadisini bilince de o zaman susmak mümkün olmamaktadır. Bir haftadır basınımızda, Facebook’ta, televizyon kanallarında ki utanç verici, İslami değerlerimizi rencide eden utanmaz ahlaksız, seviyesiz, din tacir kendisini şeyh olarak tanıtıp, arkasına aldığı otuz kırk bin insanın saf tertemiz duygularını bir çırpıda bitiren bu soytarıyı yazmamakta olmuyor. Tarikatın kelime anlamı, ‘yol’ anlamındadır. ‘Allah’a ulaştıran yol’dur. Şeyh tasavvufta kendisine bağlanan insanları tarikat kuralları içinde eğiten mutasavvıf mürşittir. Yol gösteren arif kişi ‘mürit’ ise şeyhe bağlı kimse anlamındadır. İnsanları halktan HAKKA ulaştırmada bir rehber bir kılavuzdur. Fazla uzun uzun bu konulara girmek istemiyorum. Ben ilahiyatçı değilim, ben kendime göre Kur’an-ı Kerim’in emirlerine Peygamber Efendimizin sünnetlerine tabi olan biriyim. Hz. Peygamberimizin kızı Hz. Fatma’ya, ‘Ey kızım Fatıma, amelinle kendini ateşten kurtar, yoksa bende seni kurtaramam’ şeklinde ki hatırlatması cidden anlamlıdır. Peygamberimiz bunu kızına demişse o zaman günümüzde yaşanan rezillikleri, kepazelikleri iyi analiz yapmamız lazım. ‘Düşünüp anlayasınız diye Kur’an-ı apaçık indirdik’ ‘Allah’ın ipine sımsıkı sarılın gevşetmeyin bölünüp dağılmayın, parçalanmayın’ denilmektedir.
Peki biz işin neresindeyiz?
Allah’ın emirlerini Kur’an-ı Kerim’in emirlerini, Peygamberimizin sünnetlerini bırakıp nerde, ne arıyoruz. Kendimize göre bir din üretmenin yada din tacirliği yapan çeşitli sahtekar, namus yoksunu, nefsi peşinde koşan bu soytarıların peşlerini ne zaman bırakacağız. Gerçek Allah dostu var mıdır, vardır. Onları tenzih ederim. Ama günümüzde İslam’ı kötüleyici, aşağılayıcı bu kalpazanlar sistematik olarak dünde vardı, bugünde varlar. Müslüm Gündüzleri, Ali Kalkancı’ları Fadime Şahin’leri, Fetullah Gülen’leri, bugünde ismine bile layık olmayan Fatih denilen bu İslam düşmanlarını görmekteyiz. Bazılarını daha yazsam şarlatanlara sayfalar dolar. Şimdi yapmamız gereken, ne olmalı? Bu Nurullah denen şahsın sesli kasetlerini dinleyince insanın kanı donuyor. Ben bir öğretmenim 12 yaşında ki bu sabi çocukla, ağzı daha süt kokan bu yavrucakla, nefis uğruna taciz eden, ‘sadece öpme oldu, bekaretinde bir problem yok’ diyecek kadar alçalan bu şeref yoksununa ne tür bir ceza verilebilir. bilmiyorum. Daha ne zaman kendimize geleceğiz? 15 Temmuz’ları yaşadık, bizlerin vermiş olduğu zekatlar, fitreler, deriler, etler bize mermi, kurşun olarak dönmedi mi? İki yüz elli şehit yetmedi mi? Yada kaç tane daha, bu sabi çocuklarımızın namusları kirletilmesi gerekir. Bu pehlivan bozuntusu kansız, dinsiz 12 yaşında ki çocukla güreş tutuyor. Dinin alıcısı da çok satıcısı da çok. Yaşadığımız din bu mu? Bunun vebalinden etkililer, yetkililer kurtulabilir mi acaba?
Neden Diyanet İşleri buna bir çözüm bulmuyor, el atmıyor. Devletin sahip çıkmadığına birileri talip olur. Türkiye’de sayısız yurtlar, dergahlar, cemaat evleri var. Biz hala devletin içine sızma peşinde olan bu pislikleri ne zaman temizleyeceğiz. Ey devlet büyüklerim bunları protokollerinizde, en ön saflarınızda bulundurmayınız.
Biz şimdi, senin tarikatın iyi, benim tarikatım iyi demeden yada şu dergahlar güzel yorumları yapmadan, birkaç sene sonra faturaları daha da ağırlaşmadan gereken tedbirlerin alınarak, bir son verilmesi uygun olacaktır. Peygamberimiz hasır üzerinde yatarken evinde, bir hurma yada bir kuru ekmekle, sirkeyle karnını doyururken, Hz. Ömer sırtında un çuvalı taşırken, Hz. Ali Efendimiz bir öğün yemekle bir gününü geçirirken bu lüks şatafat villalar içinde yaşayan göbekli boyunları kilise direkleri gibi olan bu zevatları daha ne kadar sırtımızda gezdireceğiz?
Televizyonlarda ağızlarını şapırdatarak salayalar akıtarak, iştahla din düşmanlığı yapanlara bende diyorum ki bunu yapan adidir, şerefsizdir, din taciridir, namussuzdur. Bu ülkenin dinine inancına, toprağına, bayrağına, askerine saldıran hayvanlar gibi barlarda, pavyonlarda, beş yıldızlı otellerde, plajlar da dost hayatı adı altında, ayakkabı, gömlek değiştirir gibi bayan değiştirenlerde o kadar şerefsizdir, namussuzdur, alçaktır.
Bir şey ya doğrudur, ya yanlıştır
On yanlıştan bir doğru çıkmaz
Birisi ‘sizinkiler bunu yaptı’ diyorsa
O zaman siz kimsiniz?
Hangi soydan, hangi boydan, hangi dindensiniz?
YORUMLAR