Bu haftada acizhane köşe yazımı çiftçilerimize ayırmak istedim. Daha öncede bu konu ile ilgili problemleri Sungurlu Haber Gazetesinde dile getirmiştim.
14 Mayıs 20 Mayıs arası Dünya Çiftçiler günü olarak kutlanmaktadır. 10 Mayıs’ı da Anneler olarak kutladık. 14 Mayıs aynı zamanda Eczacılar günü, bu vesile ile bu günlerimizde kutlu olsun. Elbette bu günlerin kendilerine has önemleri bulunmaktadır.
Eğer ki bu önemli gün ve haftalar klasik birer mesajla kutlanıp geçiliyorsa, öyle olduğunu biliyorum hiçbir şey ifade etmez. Her haftanın kutlanmasında somut sonuçlara varılmalıdır diye düşünüyorum.
Neyse biz asıl konumuza gelelim. Bende bir köylü çocuğuyum. Köyde doğdum, köyde büyüdüm. Yani bir çiftçi bir ailenin yedi çocuğundan birisiyim. Sungurlunun da sayılı çiftçilerinden sayılırız.
Köyüm ova köylerinden düz bir araziye sahiptir. Tarlalarda bölünme olmadığından her bir tarla yetmiş yüz dekar büyüklüğündedir. Köyün genelinde aynı tarlalara sahiptirler. Ama gel gelelim ki bu arazileri su ile buluşturamıyoruz.
Köy arazinin iki kilometre altından geçen Delice ırmağından da yararlanamıyoruz. Bizlerin yararlanamadığı gibi diğer köylerde yararlanamıyor. Yani su akıyor biz bakıyoruz. Babam yaklaşık iki kilometreye yakın sulama borusu aldı. Ancak bu sulama santroviç motorla yapıldığından, bu motorunda mazotlu olduğundan dolayı ve mazotunda çok pahalı olmasından girdi maliyetlerini kurtaramadığından bırakmak zorunda kaldık.
Dedem bu köyde susuz gitti. Babam hep su hikâye ile kandırıldı. Kayseri tarafından Ali Güllü barajından su gelecek bu arazi kıymetlenecek derdi. Ben o yılarda ortaokulda okuyordum. Şu anda emekli oldum. Hala sulu tarıma geçeceğiz. Hala su gelecek.
Peki, çözüm ne derseniz, çözüm var mı var. Ben Sungurlunun Bahşili köyünde öğretmenlik görevinde bulundum. Kendi imkânları ile bent yaparak arazilerini suluyorlarmış. Devlet bu Delice nehri üzerine bent yapmış olsa sağlı sollu kanal döşemesi durumunda Bahşili, Denizli, Turgutlu, Terzili, Kavşut, Çadırhöyük, Çavuşçu, Çayyaka, Tokullu, Hilalli köylerinin yaklaşık 150-200 bin hektar arazi sulu tarıma geçmiş olur.
Hep şu bahaneler uyduruldu. Yazın su tuzlanıyor. Su bize yazın değil Nisan, Mayıs, Haziran aylarında lazım. Ama delicin köyleri Deliceden yararlanıyorlar.
Sulu tarımla göç önlenecek buğday, arpa, pancar, kavun, karpuz, domates, patates, patlıcan gibi sebzeler ekilerek verim yüzde yüz artmış olacak.
Köye tekrar göç gerçekleşecektir. Hayvancılık önem kazanacaktır. Yonca ve fiğ ekimi yapılarak Sungurlumuza sıcak para girmiş olacaktır.
Çiftçi kazandığı zamanda Sungurludaki esnaflarımızda her şekilde kazanmış olacaktır.
İnşallah bununda gerçekleşeceğine inanıyorum. İl Genel Meclis Üyelerimizden Alaattin Tosundere kardeşimizin bununla ilgili çalışmaların olduğu müjdesini verdi. İnşallah gerçekleşir.
Diğer bir proje ise Çankırı-Kızılırmak kazasından Kızılırmak nehrinden pompalama sistemi yapılarak 5 km mesafeden su alınması durumunda Kavşut, Çadırhöyük, Çavuşcu, Tokullu, Çayyaka, Hilalli köylerinde 80-90 bin dekar arazide çeltik ekimi gerçekleşebilir.
Bunlar hayal değil önemli olan bunları dile getirebilmekte. Başta köy muhtarlarımızın arz ve talepleri ile Milletvekillerimiz, Valimiz, Kaymakamımız, İl Genel Meclis üyelerimiz, sivil toplum örgütlerimiz, oda başkanlarımız gereken önemi verme durumunda bunlar gerçekleşecektir.
Konya’nın yüz ölçümü kadar olan Hollanda, dünyada Amerika’dan sonra tarımda 84 milyar Euroluk tarım ürünlerinden gelir elde etmektedir.
Tarım ürünlerinin yanında tarım ekipmanları ve ayrıca hayvancılık, çiçekçilik sektörlerinde de aslan payını almaktadırlar. Bizim yanılmıyorsam 23 milyon dekar gibi tarım arazileri işlenmektedir. Fakat bilinçli bir tarım politikası uygulanmamaktadır. Aksine Ziraat Odaları, Tarım Kredi Kooperatifleri, İlçe Tarım Müdürlükleri çalışma statüleri değişmelidir. Ziraat okullarında yetişen ziraat mühendislerimizle çiftçilerimiz buluşturulmalıdırlar.
Mazot, gübre ve zirai tarım aletlerindeki katma değer vergisi düşürülmelidir. Çiftçilerimize verilen zirai krediler tekrar gözden geçirilmelidir.
Bu yazım belki birilerini rahatsız edebilir. Etsin, eğri oturalım doğru konuşalım.
Sağlıkta, eğitimde, milli savunmada, ulaşımda son yirmi yılda epey mesafe kat ettik. Bazılarında nerede ise ilk birlerdeyiz. Ama tarım politikasında o çıtayı yakalayamadık.
Atatürk ‘’Köylü milletin efendisidir.’’ demiş ama yıllarca köylü sömürülmüş, horlanmış, hep ikinci sınıf insan muamelesi görmüştür.
Son 20 yılda bazı hamleler köyler yapılmış, alt yapısı, kilit parkeler, çocuk oyun parkları, su, yol, kanalizasyon gibi çalışmalarda bir hayli mesafe kat edilmiştir. Ancak mazot ve sulama projelerinde de iyileştirilmeler yapılmasını bekliyoruz. Bu vesile ile Dünya Çiftçiler Gününü kutluyor bol mahsullü, hayırlı ve bereketli bir sezon diliyorum.
Bir müddet daha evde kalalım sağlıklı kalalım.
YORUMLAR