“Bu yazıyı kaleme alırken, kelimelerin anlamsız, cümlelerin kifayetsiz, gönlüm hüzünlü, kalbim acı içerinde idi. Neden mi çünkü haberlerde Barış Pınarı Harekatında şehitlerimiz ve yaralıların olduğu geçmekte. ‘Türkiye’m başın sağ olsun, Sungurlu’m şehidimiz var’ denilmekte idi. Evet Facebook’tan başsağlığı mesajları, taziye dilekleri, acıların paylaşımları yapılmakta idi. Edirne’den Kars’a kadar bu coğrafyanın içinde dili, dini, rengi, inancı, ne olursa olsun, ülkesini seven dinini bayrağını, İstiklal Marşı’nı vatanın bölünmez bütünlüğünü koruyan, kollayan, seven her vatandaş bizim canımız kanımızdır. Ancak kanımıza dokunan şudur; dışardan gelen dış güçlerin yapmış ve yapacakları her türlü ihanetlerini, tarih boyunca hac ve hilalin mücadelesini, Avrupa’nın iki yüzlülüğünü, insanlıktan nasibini almamış medeni görünümlü, maskenin arkasına saklanmış, kan emici mason, Yahudi, ermeni soysuzlarının İslam alemine, orta doğuya nelerin yapıldığını görmekteyiz. Halende bu tiyatroları seyretmekteyiz.
Bugün Oğuzhan Anar kardeşimizde diğer Anadolu’nun saf temiz asil yiğit kahramanları gibi şehadet şerbetini içmiştir. Elbette annesinin, babasının, kardeşlerinin ciğerlerine ateşten kor düşmüştür. Ateş düştüğü yeri yakar derler. O ateş elbette inançlı, şuurlu, şerefli, haysiyetli her Türk vatandaşını da yakmıştır. Eğer ki bundan etkilenmeyen varsa mutlaka İslam düşmanı Türk kanı taşımayan ermeni ve Yahudi tarafından yallanan onlar adına ürüyen tasmalı köpeklerdir. Bu ülkenin en lüks yerlerinde yaşayan ve dış güçlerin zağarlığını yapan, televizyon programlarında ağızlarından salyalar akıtan vatan hainleri ve onların yardakçılığını yapan uşaklar hiçbir zaman emellerinize ulaşamayacaksınız. Siz hiçbir Fransız’ın, Alman’ın, Amerikalının ülkesini başka ülkelere şikayet ettiğini gördünüz mü? Kötülediğini gelin bizi yönetin dediğine şahit oldunuz mu? Bu ülkede demokrasi yok diyeceksiniz, hem de televizyon ve basın yayın organlarında bas bas bağıracaksınız. Bu ülke de ekonominin battığını söyleyen, Türkiye’nin en lüks yerlerinde yaşayıp, vatan savunmasın vatanın kalkınmasın da harcı ve kumu olmayan aşağılık yaratıklar sizin dününüzü de bugününüzü de iyi biliyoruz.
Dün hastalara ilaç bulamazken hastaneler de rehin kalınırken, bugün köylerine hastaların ayağına gidip yerinde sağlık hizmetlerini susuz köyleri, çamurlu yolları, okullarında ki öğrencilerin kitap bulamadıklarını, 1968’li yıllarda Anadolu’nun köylerinde ki öğrencilere Amerikan süt tozlarını neyüdüğü belirsiz unlardan çörekler yedirdiğinizi susuz köylere hamam yaptığınızı seksen yıldır gaz lambalarına mahrum bıraktıklarınızı gayet iyi biliyoruz. Demokrasi havariliği yapan, kadın haklarından bahseden zat, lütfen bir aynaya bak, bak ki orada tecavüze uğrayan, elinden tutulmayan, sesleri çıkmayan, seslerine kulak verilmeyen bir sürü hanımları göreceksiniz. Ama bunlara kulaklarınız sağır, gözleriniz kör oluyor. Dört ağaç için ne kadar bağırdığınızı, ancak ormanları yakanlar için en ufak bir sesiniz sedanız çıkmamıştır. Avrupa Türkiye’yi neden bypass etmek istiyor. Avrupa neden zirveler yaparak zırvalıyor. Amerika on bin kilometreden Fransa üç bin beş yüz kilometreden İngiltere dört bin kilometreden gelip Akdeniz kıyılarımızda Ege kıyılarımızda Suriye ve Irak sınırlarımızda ne arıyor? Bu soruları bir Türk vatandaşı olarak kendi kendimize soralım. Konu iktidar meselesi değil, konu Türkiye meselesi, konu ülkenin batırılma meselesi. Asıl temel sorunlar es dört yüzler, tanklar, ataklar, İHA’lar, SİHA’lar, Türkiye’nin ilk gelişmiş on ülkenin içerisine girmesidir. Biz hiç kimsenin inancına karışmaz iken İslam karşıtlığının sebebi nedir? Avrupa Briliği hangi İslam devletine yardım da bulunmuştur. Fransa şu anda on dört Müslüman devletini sömürürken, Almanya, Amerika ırkçılık yaparken bizim demeye dilimin varmadığı demokrasi ile ihtilallerle iktidara gelemeyen Amerika’dan yardım bekleyenler sizlere tavsiyem Irak devletinin şu anda ki durumunu gidip görün. Suriye, Fas, Tunus, Libya, Lübnan, Mısır, Filistin, Arakan, Somali ve Türk Devletlerinden Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan Cumhuriyetlerinde ki, Afganistan da ki zulümleri işkenceleri kim neden, niçin, nasıl yapmışlardır?
Artık eski bir Türkiye yok. Kabuğunu kırmış ekonomisini, sağlığını, eğitimini, ulaşımını, savunmasını, ordusunu dizayn etmiş, her türlü zorluğu yenecek tsunamilerine, kasırgalarına, dip dalgalarına, iç ve dıştan gelecek her türlü badirelere karşı gelecek, güç ve yapıya sahip bir Türkiye vardır. Birilerinin kaval çalmalarını, ninni söylemelerini anketlerini çok gördük. Bu Necip millet yeri ve zamanı geldiğinde itini yallamasını, atını nallamasını, eşeğini çullamasını, birkaç kendini bilmezi zarfa koyup pullamasını, kanı bozukları yerine, inine yollamasını gayet iyi bilir. Şu anda ekonomimiz zor bir süreçten geçmektedir. Buda dünyanın başına musallat olmuş koronavirüsten dolayıdır. Şükürler olsun bunu da inşallah atlatacağız. Yeter ki biz birbirimizi anlayalım, bizim başka ülkemiz yok. Bu Cennet vatana hep birlikte sahip çıkalım, kimse bize bizden başkası sahip çıkmaz. Kimin hangi yolun yolcusu olduğunu, kimin hangi kişinin sözcüsü olduğunu iyi analiz edelim. Yıllarca maymuna hak diyerek, bu ülkenin yağını kaymağını yiyen cambazları iyi teşhis edelim. Tüm şehitlerimize, ilçemizde şehit olan Oğuzhan Anar kardeşimize Allah’tan rahmet ailesine sabr-ı cemil diliyorum. Acınız acımızdır.
Üstad Necip Fazıl Kısakürek’ten
Bir gemi arıyorum
Pusulası imandan
Alıp götürsün beni
Bu hüzünlü limandan.”
YORUMLAR