“Cennet gülleri”, “dünyadaki en güzel varlık”, “bahçede açan çiçek” gibi övgüler yağdırılan, çocuklarımız ve onların gelecekleri her veli, her anne-baba için çok önemli. Korona imtihanı sebebiyle yaşadığımız bu zaman diliminde çocuk eğitmenin ne kadar zor olduğunun da farkına vardık. LGS, YGS yaklaştığı şu günlerde eğitimden emekli olmuş kimliğimle, idareci ve eğitimcilerin tecrübeleriyle değerli velilerimize çocuklarımız için neler yapabileceğimize dair görüşlerimi sunmak istiyorum.
1-İş işten geçmeden çocuklarımıza sahip çıkalım. Zor ve aynı zamanda kötü olan bir zaman diliminde yaşıyoruz. Hem iş bulma derdi ile, hem etrafı kuşatan kötü alışkanlıklardan uzak kalma çabası ile karşı karşıyayız. Geleceğimiz olan çocuklara, kişiliklerin şekillendiği ilköğretimden itibaren sahip çıkmamız gerekiyor. Hem bilgi, hem de davranışlar yönünden sorunlu gelen çocuklar burada problem oluyor. Temeli zayıf olan çocuklarla başarıyı yakalanamıyor. Öğretmenleri, ders anlatmak değil, bazı öğrencilerin ilgisizliği, davranış bozukluğu, verileni almayışı yoruyor. Bunun için daha küçüklükten itibaren çocuklarımızın davranışlarını kontrol edelim.
2-Çocuğumuzun kapasitesini bilelim, ona göre beklentiler oluşturalım. Herkes çocuğunun üniversite okumasını, iyi bir mesleğe sahip olmasını ister. Ancak bu istek yeterli değildir. Çocuğumuz hakkında karar verirken gerçekleri göz önünde bulunduralım. İyi üniversiteyi kazanmanın kolay olmadığını bilelim. Ve senin çocuğunun çalıştığı kadar başkaları da çalışıyor. Bir de senin çocuğun çalışmayı son bir seneye yıktıysa vay haline. Çalışmaları için teşvikte bulunalım, ama üniversiteyi olmazsa olmaz görmeyelim. Herkesin üniversite okuması da farz değil ya. Öyle ise bazı gerçeklerle erken yüzleşip, başka çözüm yolları arayalım. Girişeceği bir işte ahlâkıyla, başarısıyla vatana, insanlığa hizmet etsin. Başarı duygusu, biraz çocuğun içinde olmalı. Taşıma suyla değirmenin dönmeyeceğini bilmeyen yok.
3-Kendi hayatımızla onlara örnek olalım. Malum, “Eğri ağacın düz gölgesi olmuyor”. Çocuklarımız bizleri örnek alıyorlar. Affedersiniz, kendimiz şeytan olup, onlardan melek olmalarını beklemeyelim. Kendimiz her akşam televizyonda beş para etmez diziler izlerken, onlardan ders çalışmasını istemeyelim. Biz de açıp kitap okuyalım örneğin. Konuşmamızla, çalışmamızla, düzenli bir hayatımızla örnek olalım onlara. Unutmayalım ki, “Öğüt vermek kolay, örnek olmak zordur”.
Çocuklarının giyecek, yiyecek, dershane vb. ihtiyaçlarını karşılayan anne ve babalar her şeyin bunlarla bittiğini mi düşünüyor? Okumayıp basit oyunlarla, ya da beş para etmez dizilerle vakit öldüren anne babalar çocuklarının okumasını nasıl bekleyebilirler? İlgisiz, geçimsiz ailelerin en büyük zararı çocuklara verdiklerini bilmeyen mi var?
4-Çocuklarımızı takip edelim. Öğrenciler, velileri tarafından takip edildiklerini bilsinler. Pırlanta gibi çocuklarımız olduğu gibi, kötü davranışları olan çocuklarımız da var. Dikkat edin, kötü çocuk demedim. Kötü davranan çocuk dedim. Doğru olan da budur. İnsan, Yüce Allah’ın yarattığı en şerefli varlıktır. Ama çeşitli nedenlerden kötü davranışlara kayabiliyor. Bizlere düşen onları korumak ve kurtarmak. Değerli anneler, özellikle sizlere çok iş düşüyor. Enerjilerini, akıllarını kötü yönde kullanma çabasında olan çocukları velilerin desteği olmadan kurtaramayız.
5-Yanlışları, doğru yollarla çözelim. “Kaş yapayım derken göz çıkarmayalım”. Öncelikle onları sevdiğimizi, onlara değer verdiğimizi belli edelim. Onların sevgiye ve ilgiye çok ihtiyaçları olduğunu unutmayalım. Onları başkalarının yanında eleştirmeyelim. Başkalarıyla karşılaştırmayalım. Dışlamak yerine kabullenelim, yargılamak yerine anlayalım, cezalandırmak yerine ödüllendirelim. Siz anne-babalar olarak, bizler öğretmenler olarak üzerimize düşenleri doğru bir şekilde yaparsak birçok şeyin düzeldiğini göreceğiz inşallah.
Sınavla ilgili bir anımı da anlatmadan geçemeyeceğim. Atatürk Okulumuzda 8. Sınıfta okuyan en çalışkan bir kız çocuğumuz Fen Liselerine giriş sınavında gereken puanı alamamıştı.
Bu bizi oldukça şaşırtmıştı. İdarece olmam sebebi ile bunu araştırdım. Kız çocuğunu odama çağırdım. Neden başarılı olamadığını sorduğumda çocuk ağlamaya başladı. ‘Müdürüm imtihana iki gün kala babam annemi döverek banyoya kilitledi’ dedi. Bu olay beni çok etkilediğinden hiçbir şey yapmadım ve yapamadım dedi. O çocuk olumsuz bu davranışların kurbanı olmuştu.
Çocuklarınızla beraber, mutlu huzurlu olmanızı diler, sınavlara girecek bütün öğrencilerimize başarılar dilerim. Ayrıca insan yetiştirme derdinde olan bütün öğretmenlerimize şükranlarımı sunarım.
Onun için çocuklarımızı stres, korku, panik ve benzeri durumlardan uzak tutarak onlara sevginizi, hoşgörünüzü gösterin.
Sağlıkla kalın evde kalın…
YORUMLAR