Yüce Allah Alemlerin Rabbi mevcudatın ve mahlukatın tek sahibi ve halikidir. Onun halk ettiği yaratılmışların en şereflisi de en mükemmeli ve en mükerremide şüphesiz insandır. İnsanoğlunu Allah en güzel şekilde ve surette yaratmış akıl izan irade ve şuur gibi üstün meziyetlerle donatılmıştır.
Allah tarafından okumaya yazmaya öğrenmeye öğretmeye eğitmeye eğitilmeye kabiliyetli olarak yaratılan insan, düşünen düşündüğünü sözle ifade eden, konuştuğunu yazan yazdığını okuyan bir varlıktır. İşte bu süreç içerisinde doğumunda ölümüne kadar ki zaman içerisinde bilmediğini birilerinden öğrenme zorunluluğu içerisinde olmuştur. Belki biraz garip gelebilir canlılar içerisinde öğrenme eğitimi en zor ve uzun olanı da insandır. Bu zor mesleğin ilk temsilcisi de Peygamber Efendimizdir. Alak Suresi’nin İlk Ayetlerinde ‘Yaradanın adı ile oku olmuştur’ bu demek oluyor ki ilk öğretmen Peygamber Efendimizdir. Öğretmenin Türkçe anlamı bir bilim dalını bir sanatı ya da teknik bilgileri öğretmeyi meslek edinmiş, okul da öğrencilere ders veren kimsedir. Daha önceleri muallim müderris hoca da denilmektedir. Öğretmenlik mesleği oldukça fedakarlık ve sorumluluk gerektiren bir meslektir. Herhangi bir nesneye benzemez. Uzun ve yorucu bir yolculuğa çıkmaya benzer. Bu nedenle topluma yararlı bir birey etmek öyle çabucak gerçekleşmez. Bilgilerinin yanıdna sevgilerini kalplerini öğrenciler ile paylaşırlar. Onların anne ve babadan sonra en çok tanıdığı kişidir. Öğretmen yeri geldiğinde annedir, babadır, kardeştir, abidir, arkadaştır, sırdaştır. Yerine ve zamanına çocuğun sığınacağı limanıdır. Sadece onu okutmakla yazmakla bitmez. Öğretmenin görevi inancından ülke sevgisinden kişilikli omurgalı şahsiyetli saygılı doğru dürüst toplumsal ve kültürel her yaptığından mesul tutulandır öğretmen. Onun için onu inşa ederken kumunda harcından betonundan boyasından temizliğinden estetiğinden velhasıl her türlü olumlu ve olumsuzluğundan sorumlu tutulandır öğretmen. Onunla sevinen onunla üzülen o üşüdüğünde onu ısıtandır. O gül gibi açtığında da meyve verdiğinde de sevinendir öğretmen.
Nereye dönüp bakarsanız bakın her yerde öğretmenin bir eserini görürsünüz. Bunu sadece okutup yetiştirdiği bir makam ve mevkilerin dışında, tarımında, sağlığında, ulaşımında, sanayisinde ve yaşantının her alanında öğretmenin emeği katkısı vardır. Atatürk Millet Mekteplerinde bizzat tahta başında ders vermiştir. Kendisine 11 Kasım 1928 Baş Öğretmen unvanı verilmiştir. Baş öğretmenlik sıfatını 24 Kasım 1928 de kabul etmiştir. İşte bu sebepten dolayı 1981 yılından beri 24 Kasım günü Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. Öğretmenler etrafına ışıklar saçan insanlardır. O ışıkları ülkenin her yerinde öğretmen, hakim, savcı, doktor, mühendis, mimar, memur, amir, bürokrat, genel müdür, müsteşar, bakan, başbakan, reisi cumhur olarak ya da bir meslekte görmek mümkündür. Onların her olumlu olumsuz davranışları öğretmenin eseri olarak toplumda değerlendirilir. Bununla ilgili bir anımı anlatmadan da geçemeyeceğim. Okulda idareci olarak görev yapmakta iken, bizden mezun olan bir öğrenci gece okulun camlarını kırmış. Bizde kamu adına davacı olduk. Zaman içerisinde yakalandı. Bizleri ifadeye çağırdılar. Hakim karşısına çıktık, hakimin odasında sanıkla beraber, hakimin karşısında ayakta yarım saatten fazla beklemeye başladık. Hakim önünde ki dosyayı okuyor, bize hiç bakmıyordu bile.
Fazla uzatmayalım hakim gerekli bilgileri aldıktan sonra bana ‘İşte müdür bey eserleriniz’ demez mi. Ben şaşkınlık içinde evet onlarda sizlerde bizim eserimizsiniz dedim. O arada hakim bey bu sözüme şaşırdı ki herhalde ne diyorsun dedi. Evet sizinle seviniyoruz, bununla da üzülüyoruz. Sizleri de bir öğretmen yetiştirmiştir. Ben suçlu gibi bir saattir bekletiliyorum dedim. Hakim bey bana ‘buyrun oturun o zaman’ dedi. Bende biz hep ayaktayız alışkınız dedim. İfademizi verip çıktık. İşte devletlerin kurulmasında ki emek sahipleri elleri öpülesi öğretmenler zaman içerisinde kendi yetiştirdikleri, siyasiler, bürokratlar, tarafından görmemezlikten de gelinebiliyor. Yer yer şu sözleri her yerde duyuyoruz, ‘seni yetiştiren öğretmenin’ evet biz bir öğretmeniz, olumlusunu hep ailesi üstlenir, olumsuzlar ise öğretmenin ürünü olarak gösterilir. Hz. Ali Efendimiz, ‘Bana bir harf öğretenin kölesi olurum’ derken. Baş öğretmen, ‘Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.’ sözü ile ülkenin geleceğini öğretmenlere ve gençlere emanet etmiştir. Anahtarını da öğretmenlere vermiştir. Öğretmen hayat deneyimine sahiptir. Bir kahraman değil bir insandır. Öğretmen bir toplumun aynasıdır. Onun bu değerli mesleğe gereken önemi veriniz. Kıymetli yavrularınızın bu emanetçilerine sahip çıkınız.
Başta bende bir öğretmen olarak, ilkokul öğretemnimin ve diğer öğretmenlerimin, idarecilerimizin, Anadolu’nun en ücra köşelerinde görev yapan tüm öğretmenlerimizin günlerini kutluyorum. Yaşayanlara sağlıklı günler, ahirete intikal edenlere Allah’tan rahmet diliyorum. ‘Öğretmen doğan güneşe benzer, etrafını aydınlatarak karanlıklara meydan okur’
‘Unutmayınız ki Cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir’ ‘Dünya da her şeye değer biçilebilir ama asla öğretmene değer biçilmez.’
Yunus’umuzun;
‘İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır’
YORUMLAR