Bu hikayeyi çoğunuz bilirsiniz. Ama benim çok hoşuma gidiyor. Yine de sizlerle paylaşmakta fayda görüyorum. Bizim Sungurlu’ya benzeyen bir belde de akıllı, bilge bir zat yaşarmış. Kim sıkışırsa, aklının yetmediği, çözemediği, içinden çıkamadığı her problemi ona danışırlarmış. Oda çözermiş. Bir gün öküzün birisi susamış, sağa sola bakmış ve bulamamış. Ağılın kenarında bir küp görmüş. Dibinde ki suyu içmek için kafasını küpün içine sommuş. Sokmuş ama geri çıkarmak ne mümkün. Küple sağa sola dönmeye başlamış. Bunu gören sahibi kendi çıkarmak istemiş ama nafile. Konu komşu arkadaşları toplanmış onlarda öküzün kafasını çıkaramamış. Oradan birisi,
-Köyümüzün akıllısını çağıralım demiş. Öküzün sahibi oğlu Ali’yi akıllıya göndermiş. Akıllı Veli dayı gelmiş. Şöyle bir sağa sola, bir orada ki insanlara, birde başında küple gezen öküze bakmış.
-Bunu mu çıkaramadınız?
-Evet demişler.
Hemen öküzü yatırın ve öküzün başını kesin demiş. Hikaye buya, oradakiler öküzü yatırır ve öküzün başını keserler. Ama öküzün başı küpten yine çıkmaz. Akıllı şöyle yine sağa sola bir bakar.
-Küpü kırın der. Oradakiler bu sefer küpü kırarlar.
-Öküzün başı çıkarılır.
-Öküzün sahibi ve oradakiler, yaşa var ol sen bir tanesin, sen olmasan bizim halimiz ne olurdu derler. Orada bir kenarda sessizce duran Hasan amca Allah Allah bu nasıl iş yahu. Öküzü kesmeden önce küpü kırsaydın olmaz mıydı der. Oradakiler hep bir ağızdan Hasan amcaya sen bilge Vali ağadan daha mı iyi biliyon diyerek, Hasan amcayı azarlarlar. Oradan uzaklaştırırlar. Evet yaşadığımız yerlerde böyle Veli amcalarda, Hasan amcalarda yaşamaktadırlar. Şöyle bakıyorum olan Sungurlumuza olmaktadır. Beyler kızmayın darılmayın isterseniz biraz zaman tüneline gidelim. Sungurlu il olmaya namzet bir ilçe idi. Nüfusu neredeyse merkez olarak elli binlere dayanmakta idi. Ekonomisi canlı, esnafın geliri gayet güzeldi. Bi ara il olan ilçeler arasında sayılmakta idi. Hepimiz el birliği ile beraberce bu şekle getirdik. Kimse kimseyi suçlamasın. Burada yaşayan her ferdin bunda vebali ve günahı bulunmaktadır. Buranın ekmeğini yiyen, suyunu içen, esnafı, memuru, siyasetçisi, halkı, bürokratı velhasıl hepisi sorumludur.
Çorum da söz sahibi değiliz. Bunu açık ve net bir şekilde söylüyorum. Çorum da zaten bizi temsil edecek ne esnafımız var, ne de bürokratımız var. Yalan diyecek biri varsa bana ispatlasın. Gelelim siyasi boyutuna; koparana varmadan bizi koparıyorlar, bizi birbirimize düşürüyorlar. Öyle bir çomak sokuyorlar ki arap saçı halt etsin. Biz birbirimizi yerken, ata binen Üsküdar’ı geçiyor. Ben mücadele eden, ilçelerinden milletvekili ile daire müdürlerini yerleştiren siyasicileri kıskanmıyorum. Aksine onlara teşekkür ediyorum. Ne derler, ‘at binenin kılıç kuşananındır’ Ya da bizim oralar da, ‘kıskanma ne olur, çalış senin de olur’ derler. Evet siyaset bir oyundur. Ama çocuk oyuncağı değildir. Kuralına göre, yerine göre, zamanına göre oynanan bir oyundur. O oyunu gücüne, boyuna, ağırlığına göre oynarsın. Neyi ne zaman, nasıl, niçin, nerede oynanacağını iyi bilmelisin. Diklenmeyeceksin, ama dik duracaksın. Satranç oyunu gibi ne zaman piyonunu, ne zaman atını, ne zaman kaleni oynayacaksın, iyi düşüneceksin. Yoksa iki hamlede mat olursun. İşte yıllardır Sungurlumuz mat olmaktadır. Dünün suçluları, bugününde yarınında suçlularıdır. İktidar olunmasına rağmen neden Çorum’un en büyük kazasında bir Milletvekili iki dönemdir bir belediye başkanı çıkartamıyoruz? Beyler Sungurlu’nun gençlerinin gelecekleri ile oynamayın. Sungurlu’yu üçüncü, dördüncü lige düşürmeyin. Hani seçimlerde verilen sözler nerde? Organize Sanayisine kaç fabrika yapıldı? Askeriye gelecek denilmişti ne oldu? Yarın bunları size sorarlar. Aile şirketi gibi davranılarak siyaset yapılmaz.
Bu sözlerim sanki bir yerlere zarar veriyor diyenler olabilir. Bende diyorum ki yiğitçe, mertçe, iki dönemdir bu partiye oy vermeyip, veriyormuş gibi gözükenlerden daha mı çok zarar vermektedir.
Demirel’i ben fazla sevmem, ama siyasette çok çok kıvıranlardan biri idi. Allah rahmet eylesin. Onunda güzel bir sözü vardı, ‘Dünün güneşi ile bugünün çamaşırını kurutamazsınız’ Bende diyorum ki bugünün güneşi ve bulanık suyu ile yıkadığınız kirli çamaşırları temizleyip paklayıp yarın kurutamazsınız. Eleştirilerimden birileri rahatsızlık duyacakmış, pekte umurumda değil. Dost gerçekleri söyler, acı söyler. Ben siyaset yaptım hep böyle yaptım. Çok sevdiğim rahmetli Alparslan Türkeş beyi de, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu beyi de zaman zaman eleştirmişimdir. Yazımı burada sonlandırırken Dünya Lideri, Türkiye sevdalısı, Dünya İslam Alemi’nin umudu Cumhurbaşkanı’mız sayın Recep Tayyip Erdoğan’a yazık etmeyin. Bunu hak etmiyor, etmiyoruz, etmiyorsunuz. GÜN OLA HARMAN OLA 2023 HAYROLA?
Zulmü alkışlayamam, salimi asla sevemem
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım!
Boğamasam da hiç olmazsa yanımdan kovarım.
YORUMLAR