Günümüzde sadakat, hainlik vefa hıyanet gibi kelimeleri sık sık kullanmaktayız.
Sadakat sağlam ve güçlü bir şekilde bir yere bağlanmaktadır. Sadakat doğru düşünmek doğru konuşmak, doğru davranış sergilemek, doğruluğu kalpte korumaktır. Buna güçlü bir dostlukta diyebiliriz. Ancak ilişkiler samimiyet güvende karşılıklı birbirini tamamlar. Bu duygu ve düşünce kişiden kişiye değişir. Kimisi bunu menfaat ilişkisi doğrultusunda yapar, kimisi vatanı milleti, kimisi dini inancı, kimisi şan şöhret bazıları da siyaseten yaparlar. Yukarıda bahsettiklerimizden en tehlikesi kişisel bir menfaat karşılığında kurulan ilişkidir. Fazla uzun sürmez burada sadakatten bağlılıktan dostluktan da söz edilemez.
İnsan oğlunun fıtratında hep benlik duygusu bulunmuştur. Bu inkar edilemez. Ancak Peygamberlerde evliyalarda ve gerçek tasavvuf ehillerinde bulunmaz. Günümüzde var mıdır dersek vardır. Ülkesine, bayrağına o kadar samimiyetle bağlanmış sadık insanlar var ki yeri ve zamanı gelince gözünü kırpmadan kendini, çoluğunu, çocuğunu feda edebiliyor. Bu sadakatli insanları İslam tarihinde de görmekteyiz. İslamiyet’in büyümesinden günümüze dek nice kahramanlar baş vermiş kol vermiş, kan vermiş, can vermiştir. İşte bunun neticesinde nice imparatorluklar kurulmuş, nice imparatorluklar yıkılmıştır. Kurulmasında sadakatin inancın güvenin, karşılıklı yardımlaşmanın önemi olduğu gibi yıkılmasında da hayinliğin, hıyanetliğin, istememezliğin vefasızlığında nice devletleri, imparatorlukları, nice tahtı tacı, nice iktidarları al aşağı etmiştir. İnsanoğlu en büyük kazıkları dost görünüp düşman gibi vuranlardan yemiştir. Her zaman düşmanını takip edersin. Ondan gelecek karıda zararı da bilirsin Atalarımız boşa, ‘hırsız içerde ise kapı kilit tutmaz’ dememişlerdir. Onun için sırtını döneceğin insanı iyi keşfedeceksin. Onun zaaflarını iyi bileceksin. Kişiler küçük ve büyük menfaatler karşısında değişebilir. Her şey göründüğü gibi olmayabilir. Para ün şan şöhret yat kat karşısında en sadakatli gördüğümüz bildiğimiz çok insanların nasıl birden bire onursuzlaştığını, şahsiyetsizleştiğini, üç yüz atmış derece birden döndüğünü görüp şahit olmuşuzdur.
Bunu kendini İslam Devleti olarak gören Arap emirliklerinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’da dün en tepe de olan basit şahsiyetlerde ya da arkasında bir kitleyi götüren sahte din adamlarında, sahte demokratlarda, sahte tilkicilerde hep görmüşüzdür. Günümüzde en çok ticarette ve siyasette bu tür hayinlikleri, ihaneti sadakatsizliği görmekte ve yaşamaktayız. Ağızlarından salyalar akarak anlattıkları nutukları, arkasında acımadan bıraktıkları samimi ihlaslı, inançlı, onurlu, gururlu, sadakatli insanları bir çırpıda ortada bırakıverirler. Bu tipleri çok gördüm, bunlarla bir hayli iç içe yaşadım. Hepte kendilerine göre savunma mekanizmaları hazırdır. Kim kimin işine ne kadar yarıyor, ne kadar kullanılıyorsa o kadar vardır. Eğer boynuna tasma taktırmıyor biraz kaba olacak kafirin topuna da Müslümanın topuna da maşallah diyorsan ya da efendim paşam başkanım diyerek yağ çekiyor, yanlışına da doğru diyerek kuyruk sallıyorsan bir yerlere gelirsin. Bu tiplere de sadakatli diyemeyiz. Ancak bunlar mideden bağlanmış ya da tasmaları birilerinin elinde bulunan süs köpeklerinden başka bir şey değildir.
Bir defa aldatan kişiyi af edersen seni yine kullanır. Çünkü ihanet bir ruh hali değil, karakterin dökülüş biçimidir.
İhanetin bedeli olmaz. Biz böyle gördük, böyle büyüdük. Kimseye de ihanet etmedik. Kimsenin de arkasından değil ne diyeceksek ne düşündüysek hep yüzüne söyledik. Kafamızın içinde soru işareti bulundurmadık. Dünde öyle idik, bugünde böyleyiz. Yarında Allah izin verirse dünkü gibi bugün ki gibi olacağız.
‘Ahdine vefasızlık eden herkes için kıyamet günü bir bayrak dikilip, bu falanın ve vefasızlık alametidir’ diye ilan olacaktır.
‘Dışarda göz yanar, içerde yürek taahhüt ehline tahammül gerek, mazlum yarasına merhem diyerek göz yaşı sürersen beni de çağır.’
Ayı evde, domuz damda duruyor
Bir kurdun ardından kırk it ürüyor
Alt katta aptallık almış yürüyor
Üst katta yalanın bini bir para.
YORUMLAR